- bağrına basmak
- v. cherish, embrace, nestle, canoodle
Turkish-English dictionary. 2013.
Turkish-English dictionary. 2013.
bağrına basmak — 1) kucaklamak İzmir den kalkıp Mısır a kadar beni görmeye, beni okşamaya, beni bağrına basıp sevmeye gelirdi. Y. K. Karaosmanoğlu 2) den biriyle ilgilenerek onu koruyup kayırmak, yetiştirmek Sen onu bambaşka duygularla, heyecanlarla bağrına… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bağrına taş basmak — sesini çıkarmaksızın her türlü acıya katlanmak Oğlum böyle bir şey yaparsa onu ölmüş farz ederim. Bir evladım vardı: Allah elimden aldı derim, bağrıma taş basarım. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
acısını bağrına (veya içine) basmak (veya gömmek) — bir üzüntüye, sıkıntıya yakınmadan katlanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bağır — is., ğrı 1) Göğüs Yakup, ceketini, mintanını, içliğini çıkarmış, bağrını yağmura vermiş, bir heykel gibi sessiz ve kımıldamadan duruyor. T. Buğra 2) Ok yayı ve dağda orta bölüm 3) anat. Ciğer, bağırsak vb. vücut boşluklarında bulunan organların… … Çağatay Osmanlı Sözlük